Çerkesler yüz yıllık kesintisiz bir özgürlük mücadelesinin ardından 21 Mayıs 1864te yurtlarından sürülüp dünyanın dört bir yanına dağıtıldılar. Sürgünün üzerinden geçen yüz elli yıl bu halkın özgün dilini ve kültürel değerlerini büyük ölçüde aşındırdı. Hulusi Üstün, onların sürgün edildikleri diyarlara ait hatıralarının izini sürüyor bu kitabında. Anadolu bozkırında kaybolmuş Çerkes atlarının, Khabze adı verilen örf adet hukukunun, Çerkes toplumunun karmaşık sosyal yapısının, Türk Edebiyatının temel tiplerinden biri olan Çerkes kızı imgesinin konu edildiği öykülerinde Anadolu bozkırını, eski İstanbul sokaklarını, Balkanları, Arap çöllerini Kaf Dağını gezdiriyor bize. Geziyor ve hayıflanıyoruz onun öykülerinde. Evet, Çerkesya bir ulu ağaçtı insanoğlunun tamahının yok ettiği, Çerkesya bir büyük günahtı, Kabilin Habile ettiği.