Müdafi Orhan Arsal: Reis beyefendi, evvela heyeti alinizden bir istirhamım vardır. Celal Yardımcı benim meslek arkadaşımdır. Senelerce dost oldu ğumuza göre kendisi ile hemdert olmaklığım lazımdır. Celal Yardımcı ihtilattan memnu değildir. Etrafta silah doludur. Biz Mahkemelerde cidden silah görmeye alışmış insanlar değiliz. Silah gölgesi altında müdafaa yapmaya alışık değiliz. Bu bakımdan emniyet tedbirlerini başka türlü yapılmasını istirham ediyorum, ihtilattan memnuiyet prensibinin burada yeri olmadığını arz edeceğim. Bizim müvekkilimizle muhaberemiz yoktur. Gizli konuşacak da değiliz. Bugün, muhakemesini yaptığımız fiilerden ve isnaddan dolayı hesap sorarken insanlık bakımından hakkı olan şefkati göstermeye mecburuz.
Ne olursa olsun bilmiyoruz maznun mu, yoksa suçlu mu, mahkum mu olacak? ama bilmek istediğimiz bir şey var. İnsana insanca muamele etmek. Başkan: Ona şüphe etmeyin. Müdafi Orhan Arsal: Karısı ile görüşecek, çocuklar ile görüşecek, benimle görüşecek. Serbest ve hür olarak havasını teneffüs edecek, sonra suçu varsa cezasını görecek, istirhamım, bizim üzerimizde bir gölge vardır. Bunu kaldırın. Bunu kaldıracağınıza eminim, şahsen lütfunuzu gördük. içinizde senelerce adaleti istihsal ettiğimiz adamlar vardır. Sizlerden hiç birimizin zerre kadar şüphesi yoktur. Hele 'Adalet Mülkün Temelidir sözünü buraya koyduktan sonra ve Atatürk'ün nazarları altında bu Muhakemeyi yaptıktan sonra ona layık muameleleri yapmaya ve muhakemeler cereyan ederken insanlık haklarını müdafaaya mecburuz.
Müddeiumumi beyefendiye bu hususu işaret etmek vazifemizdir. Müvekkillerimizle bizi görüştürmek için hükümetle aramızda mutavassıt olması ve adalet' her kuvvet' insana kabul ettirmesi vazifesidir. Bu itibarla sizden istirhamımız şudur: Bizim müvekkillerimizin müdafaa imkanını yüzde bir milyon sağlayacak şartların temini lazımdır ki, bütün dünya efkari umumiyesi, eğer yarın aleyhte bir karar çıkarsa bunun tamamen bu mümkün adaletinin tecellisine uygun olduğuna şahadet etsin.