Sosyoloji, kendi içindeki farklılıkları inkar temelinde değil, bu farklılıklardan ve eleştiriden güç alarak zenginleşmiş, bilimin kimliğini kazanmıştır. Sosyolojiyi kutsallaşmış bir bilgi, dogma olmaktan çıkaran da bu tartışmanın bilimsel bir yöntem anlayışı çerçevesinde kurumsallaşmasıdır. Türk sosyologları ve eserleri konusu bu açıdan sosyolojimizin temel konularından biridir; sosyoloji eğitiminin ve donanımımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Bilimsel eleştiri ve özeleştiri mekanizmasının eğitimine dönüşmüş halidir. Sosyolojide elde ettiğimiz sonuçlar her koşulda yeniden ele alınmak, yeniden değerlendirilmek zorundadır. Türk sosyologları ve eserlerinin defalarca ele alınmasının ve her seferinde yeni değerlendirmelerle zenginleşmesinin nedeni budur. Aksi takdirde sosyolojide gelişmeden de söz edilemez. Sosyolojimizin sıra dışı serüveni kendi aramızdaki örgütsel, kurumsal ilişkileri de tartışma ve daha ileriye götürme imkanı veriyor. Sosyoloji Yıllığı'nın bu kitabının ana gerekçesi budur. Türk sosyolojisinin ağırlık kazanmasının yolu ancak kendi geçmişi ve eğilimleri üzerinde yeni bir tartışma başlatmaktan geçiyor. Yerli sosyoloji birikiminden vazgeçmek sosyolojimizden,daha kötüsü toplumumuzdan ve toplu sorunlarımızın çözümü için uğraş vermekten vazgeçmektir.