Ferdi hikayemiz nasıl her an yeniden inşa ediliyorsa, toplulukların hikayeleri de esasen her an yeniden inşa olur. Bu hikayeler şifahi seviyede kaldıklarında, bizler bu yeniden voroluşu asla fark edemeyiz. Ancak, varoluşun belli bir zamandaki dilimi kayda geçirildiğinde, ifşanın birbirine benzemezliği fark edilir hâle gelir. Buraya kadar ifade etmeye çalıştığımız şeyler, tarihçilerin ne kadar zor ve sorunlu bir işle uğraştığını yeterince ortaya koyuyor sanıyorum. Eğer tarihçi sunî bir hikaye inşası yerine, gerçekten toplumun kendi hikâyesini inşa etmesine yardımcı olmak için metinler kaleme alırsa, insanların anlatı kaynaklı sorunlarının çözümü kolaylaşacaktır. Göçebeler, varlık zeminleri olan hikayelerini nasıl ozanların dilinden sürekli yeniden inşa ediyorlarsa, yerleşiklerin de tarihçilerinin dilinden kendi hikayelerini belli zamanlarda yeniden inşa etmesi gerekir.