Osman Nevres Efendi, XIX. asrın bütün kargaşasının cisimleşmiş hâli gibidir. Sakızlı Rum iken, çocukluğunda köle olarak satılmış bir hürriyet âşıkıdır. Vatan diye Devlet-i Aliyye'yi, din diye islâmiyet'i, dil diye Türkçe'yi, tarikat diye nakşbendiyeyi bilir. Uğrunda defalarca işsiz kaldığı, iftiraya uğradığı, hattâ aklını kaybettiği meşrûtiyeti göremeden göçüp gitmiştir. Kendisi gibi perişan olan dîvânını Ziya Paşa'nın düzenleyip bastırması bile, dâhil olduğu fikrî-edebî zümre hakkında bir fikir vermeye kâfidir. Onu yakından tanıyalım ve edebiyat tarihimizdeki yerini daha sağlıklı belirleyelim diye...