Sigarayı henüz bırakmışlığımın dürtüsüyle somaki, ampir küllüğü masadan alıp çaldım duvara. Nevin gitmiş diyorlar, öyle diyorlar; bana nispet, bana inat söylüyorlar. Bilirler nasıl sevdiğimi.
İler tutar nedeni yok iken, ille de damarıma basıp adamakıllı fokurdattıktan sonra zıvanadan çıkartacaklar beni. Gitmez Nevin, gidemez bensiz. Hercâî ne düşlerimiz, yerli yersiz ne gülüşlerimiz var daha sırada. Vaktiyle ant içiştiydik bir sahil kenarında, hem de zırıl zırıl ağlayan gökle o taş yapılı, abaküs cami, tanığımızdı buna.