Sözlü kültürün hâkim olduğu toplumlarda bir anlatının isnat edildiği kişilerin kimler olduğu veya içeriğinin gerçekliği, yazılı kültürdeki kadar önem arz etmemiştir. Sözlü kültürün muhatapları açısından önemli olan, o anlatının işlevi ve değeridir. Bu durum kuşkusuz dini metinlerin özellikle de Yahudi Kutsal Kitabı’nın oluşum süreci için de geçerlidir. Bu nedenle yazılı kültürün etkisini sürdürdüğü Orta Çağ’ın sonuna dek Kutsal Kitap’ın içeriği ve yazarı konusunda birtakım kuşkular dile getirilmiş olsa da Musa tarafından yazıldığı ve vahiy olduğu inancı büyük oranda kabul görmüştür. Ancak matbaanın gelişimi, Reform hareketi ve tarihsel-eleştirel okumanın ortaya çıkmasıyla birlikte dini metinler de herhangi tarihsel bir metin gibi görülüp incelemeye tabi tutulmuş ve kritik edilmiştir. Bu dönemde hem dindar hem de laik araştırmacıların bilimsel araştırmaları sonucunda Kutsal Kitap’ın ilahi vahiy mahsulü olamayacak kadar bariz hata ve çelişkiler barındırdığı ve iddia edildiği gibi Kutsal Kitap’ın Musa tarafından yazılmadığı aksine tarihin farklı dönemlerinde yaşayan çok sayıda yazarın kolektif çalışması olduğu ve bu nedenle ilahi otoriteye de sahip olamayacağı ortaya konulmuştur. Kutsal Kitap literatürü içerisinde ‘Musa’nın’ bir ‘şeriat kitabı’ yazmış olabileceğine dair en açık ifade kuşkusuz Tesniye kitabında yer almaktadır. Modern anlamda bir metnin kurgulanıp kaleme alınma süreci Tesniye ile birlikte ortaya çıkmıştır. Tesniye kitabından önceki metinlerde kutsal kitap yazıcılığı söz konusu değildir. Mısır’dan çıkıştan itibaren İsrail tarihini konu edinen ve başından sonuna dek tek bir yazarın çalışmasını andıran bu metinle birlikte, Yahudi tarihinin önemli bir dönüm noktası olan kutsal kitap yazım süreci başlamıştır. Yeşu, Hakimler, I. Samuel, II. Samuel, I. Krallar ve II. Krallar kitaplarının Tesniye’yi referans alması da bunu teyit etmektedir. Mabed’de bulunduğu iddia edilen ‘şeriat kitabı’nın Tesniye ile özdeşleştirilmesi de bu tespiti doğrulamaktadır. Bu da Yahudi dini literatüründe Tevrat için kullanılan ve ‘şeriat’ anlamına gelen Tora’nın Tesniye kitabından ibaret olabileceği sorusunu akla getirmektedir.