Kuş Kitabı'nda Türk mitolojisinde, destanlarında, masallarında, klasik ve modern edebiyatında, Anadolu pratiğinde kuşlar etrafında oluşan birikim ele alınmaktadır. Türklerin yaratılış mitlerinde kuşların suyun dibinden çıkardıkları toprak parçasıyla yeryüzü yaratılır. Altay destanında Tanrı, Erlik'in elindeki körük ve çekici ateşe atar, körük bir kadın, çekiç ise bir erkek olur, Tanrı bunların yüzüne tükürünce kadın kurday kuşuna, erkek ise yalban kuşuna dönüşür. Alevi-Bektaşi kültür dairesinde don değiştirme inanışına göre Hoca Ahmed Yesevi ve halifelerinin turna, Hacı Bektaş Veli'nin güvercin, Hacı Tuğrul'un doğan şekline girdiklerine inanılır. Ayin sırasında şamanlar kartal, kuğu, şahin, guguk kuşu gibi kutsal sayılan hayvanlara benzer hareketler sergileyerek onları taklit ederler. Dede Korkut destanında Azrail, al kanatlı bir kuş olarak can almak için Deli Dumrul'un karşısına çıkar.
Modern şairler de kuşlarla muhavere eder. Mehmet Akif, Bursa Yunan işgaline uğrayınca bülbülün şakımasına adeta kızar, bülbülün yurdu işgal edilmemiştir: Eşin var, âşiyânın var, bahârın var ki beklerdin; / Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin? der. Ülkü Tamer'in farklı bir sitemi vardır: Kuş dediğin konar omuz başına / Ay ardında uçan kuşu n'edeyim der.
Kuş Kitabı, bu ve buna benzer konuların ele alındığı bir çalışmadır.