Ağıtlı çileli bir dünyanın sevinçler ve tebessümlerle bezeli ümitlerin, çok gürlemesi rengindeki ülkülerin, bir ela gözün o derin ahenginde süzülen hüznün, hülasa aşkın bir şırıltı halinde kaynadığı dünyada yaşayıp ta şairliğe hayır demek kalbi özür özürlülüğe delalet olacaksa, biz bundan kendimizi azat ettik ve tarihin en asil ama girift, en çok bilinen ama öcü mesabesinde yadırganan işine girdik. Şiir nedir sorusuna kendimi hiç muhatab tutmadım. Bir çağlayanın değişik mecralardaki ahengine tanım getirmek bilme adına yapılacak en büyük ukalalık olurdu. Bir şırıltı, bir şelale, bir sızış, bir ebedi hitabet, derin bir akış, ovaları yırtan kavsiyet, velhasıl ses, tabiat, ahenk üçleminde birlik üstü duygu ve gaye mızrağı: Enbiyanın elinde delil, Evliyanın elinde hikmet, insanın elinde söz.