Bu araştırmanın incelediği dönem elliüç yıl... Yani yarım asırdan biraz fazla bir dönem.. DP'yi ikidara getiren tarihi 14 Mayıs 1950 seçimleriyle başlayan ve 15 Kasım 2003 tarihinde İstanbul'daki iki sinagoga karşı düzenlenen intihar saldırıları ile sona eren bir dönem CHP'nin Tek Parti dönemindeki otoriter ve ayrımcı siyasetinden bezmiş olan ve 14 Mayıs 1950 seçiminin sonucunu, II Meşrutiyet'in ilanında azınlıkların gösterdikleri heyecan ve sevince benzer bir şekilde karşılayan Türk Yahudileri bu tarihten elli üç yıl sonra ise bu kere sinagogları hedef alan intihar saldırıları karşısında derin bir üzüntü ve öfke hissedeceklerdi.
Peki bu iki tarih arasında yer alan elliüç yol zarfında Türk Yahudi toplumu ne tür meseleler ile karşı karşıya kaldı? Bunlar ile nasıl mücadele etmeye çalıştı? Mücadele edebildi mi? Edebildiyse ne netice elde etti? Altmışlı ve yetmişli yolların çalkantılı ve buhranlı havasında devrimci sol, milliyetçi ve İslamcı eylemciler ve basın Türk Yahudilerine karşı nasıl davrandı? Türkiye'de huzurlu yaşamak için kamusal alanda görünmez olmayı ve siyasetten uzak kalmayı felsefe edinmiş olan bir toplumun liderleri nasıl oldu da Ermeni soykırımı meselesi vesilesiyle uluslararası diplomasinin birer aktörü ve Türkiye Cumhuriyeti'nin örnek vatandaşları haline geldiler? Bu araştırma yerli ve yabancı kaynakları derinlemesine araştırarak bütün bu suallere cevap getirmekte.