Çinggis Han’ın miras bıraktığı geniş imparatorluk, kendisinin ölümünden kısa bir süre sonra iç savaşın eşiğine gelmişti. Çinggis Han’ın torunu Güyük Ka’an (ö. 1248) hazırladığı elit birliklerle Batu Han’ın üzerine askerî harekâta girişti ve yolda âniden ölmeseydi Moğol İmparatorluğu çok kanlı bir iç savaşa sahne olabilirdi. Fakat bu yıllarda Moğol soylu sınıfı içerisinde farklı düşüncelere sahip bir kişi, Çinggis’in torunu, Tuluy’un oğlu ve gelecekteki hükümdar Kubilay bulunuyordu. Moğol idealini, farklı bir kültürel çevre içerisinde devam ettirecek olan Kubilay, 1247 yılında hanedanın sıradan bir erkek üyesi konumundaydı. Fakat farklı dinden ve kültürel çevreden gelen insanları yanına çekme arzusu ve “imparatorluk vizyonu” sayesinde, kendini İmparatorluk içinde farklı bir konuma getirmeye başlamıştı. Bu çalışma Kubilay’dan aldığı davet üzerine Temmuz 1247’de onun yanına gitmek için Kuzey Çin’den yola çıkan Konfüçyanist bilgin Zhang Dehui’in Türkiye’de ve dünyada çok az istifâde edilmiş, Moğol kültür hayatı, tarihî coğrafyası, Tuluy ailesinin yazlak-kışlak bölgeleri ve Kubilay hakkındaki ilk elden gözlemlerini içeren seyâhatinin Çinceden Türkçeye olan tercümesini ve tercümeyle ilgili muhtelif konular hakkında -Moğol Posta Sistemi, konutları ve kamp düzeni- yazarın ayrıntılı incelemelerini içermektedir. Yazar Moğol tarihinin bu konularında, birincil Çince kaynaklara başvurarak daha doğru bir portre çizmeye çalışmaktadır. Resmî bir davetli sıfatıyla Moğol posta istasyonlarını (cam/yam) kullanarak Ağustos-Eylül 1247’de Orta-Batı Moğolistan’da Kubilay’ın yaz kampına varan Zhang Dehui’in Kubilay’ın kendisiyle gerçekleştirdiği konuşmalar, ileride dünya tarihinin en etkili insanlarından biri olacak olan Kubilay’ın düşünce dünyasına da ışık tutmaktadır.