Belagat, neyin nerede, nasıl ve ne ölçüde söyleneceğini öğreten bir ilimdir. Retorik ise genellikle söz söyleme sanatı olarak tarif edilmiştir. Görülüyor ki tarifler birbirine çok yakın hattı aynıdır. Fakat belagat ve retoriğin, muhtevarları dolayısıyla konuya yaklaşımları oldukça farklıdır.
XIX. yüzyılın ikinci yarısında edebiyatımızda başlayan değişmenin bir sonucu olarak belagat retoriğe daha doğru bir ifade ile Arap belagatından batı retoriğine dönülmüştür.
Bu kitap, çalışmalarının büyük kısmını belagat ve retorik ile bu konunun Türk kültür hayatındaki seyri üzerinde yoğunlaştırmış bir akademisyenin, otuz yılı aşkın birikimini yansıtan yazılarından oluşmaktadır.