Babil, ruhlarda bir gedik açtı; artık her devlet yeni Babil olma korkusu içinde... Aynı dilden konuşmayanlar, sesi akordsuz çıkanlar, aykırı bir çift lâf edenler Babil'den beri hep aynı korkuyla karşılanıyor ve aynı ithamla karşılaşıyor: Düzen yıkıcı! İyi de söylenenler ya düzeni daha muhkem hâle getirmeye
yönelik yapıcı eleştirilerse?... Ya yıkılması istenen düzenin yerine daha iyisini kurmak amaçlanmışsa?... Bu suçlamaya en çok muhatap olanlar da çenesini tutmayı asla öğrenemeyen edibler... Kitleleri ardına takmaya hep alesta bekleyen isyankâr ruhları, sisteme dair büyük hayâlleri ve idealleri, sosyal hayata
yönelik doymak bilmez ihtirasları bir de dili silâha çevirmedeki maharetleriyle birleşince, ortaya çıkan bu ölümcül karışım, ediblerin potansiyel birer kaos çıkarıcı olarak etiketlenmesine yetiyor. Platon şairleri niçin Devlet'inden kovmuşsa, Babil de edibleri aynı gerekçelerle başından atmalıydı; bunu beceremediği için yıkıldı diyenler var ki, tamamen de haksız sayılmazlar. Ebrehe için, attığı keseklerle askerlerini darmadağın eden ebabil ordusunun anlamı her ne ise, birer babylon olan devletler için, ediblerinin eleştiri ve hücumları da aynı mânâya gelir. Edib bir kere ebabil olmaya karar verip de kelimelerini
bilemeye başlamışsa, artık mevcut düzen için fazla seçenek kalmaz; ya edebiyat kuşlarının cebren gagasını kapatacak, ya dediklerini ciddiye alacak ya da Babil olup çökecek!...
Elinizdeki kitapta, birleşip simurga dönüşememiş bir avuç ebabilin devlete, millete, sosyal şartlara, siyasete dair görüşlerini edebi bombalar hâlinde üzerinize yağdırdığını göreceksiniz. Aman başınıza dikkat!...